Yazın son denizine galiba Seferihisar'da girmiş olacağım...Ama daha 22 Ekim'de Karaot tohum şenliği var:) Hatta pastırma yazı var:)) İşte bu son deniz kenarı günlerinde son denize girme seferinden dönerken, bir de ne göreyim... Anamur'da yedikten sonra hayatta en sevdiğim turşu olan kaya koruğunun capcanlısı duvar dibinde bitmiş. Zamanı mı diye düşünmeden kopardım havluya sardım, eşyaları kargoya verip, kaya koruklarını ellerimle bir bebek misali İstanbul'a kadar taşıdım. Benim için o kadar kutsal...
SABAH SABAH....
Bazı meyveler nadirliği yüzünden mi güzeldir, insanın kova kova yiyesi gelir...Nadir ve nazik ahududular Gürcistan'ın minik bir pazarında sabah kahve içmeye giderken karşıma çıkıverince zevkten ben delirmez miyim a canlar. Heyecana kapılıp ağzıma atıverince azarı da yedim tabii... Kova kova, sepet sepet ahududu alamayacağım için satıcıları ikna etmem de epey vaktimi aldı. Bu tip meyveler; böğürtlen, çilek, vb çok hızla bozulabileceği için fazla alıp mundar etmek günahtır. Neyseki insanlık ölmedi de bir avuç kadar alabildim:)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)