KÜREMİZ BİR AN ÖNCE ISINSIN!


 Evet, sevmiyorum kış aylarını, aslında hangi ay olduğu çok önemli değil, soğuktan nefret ediyorum. Üşüyorum, elimde değil. Yaz aylarının hasretiyle yanarak, bilgisayardaki fotoğrafları temizlerken bulduğum fotoğraflarla bamyaya geldik. Bu bamya başka bamya, lokum gibi.



 İzmir civarında Seferihisar, Karaburun civarlarında rastladığım bu güzellikten bahsetmemiş olduğuma da hayıflandım. Neyse geç olsun güç olmasın. Bu sayede içimiz ısınır belki...Karaburun ile ilgili pek sevdiğim evcininde çok güzel bir yazı var, mutlaka okuyun. Gelelim bamyaya...Bu bamya başka bamya dedik, buna kırmızı bamya deniyor, ingilizce bilgiler burada ve burada  mevcut.


 Pişince rengi çok farklı değil, morlar esmerleşiyor. Bizimkisi klasik tarif, domatesli. Yaz aylarında birlikte büyüdükleri topraklarda birbirine en yakışan sebzeler. Soğan, sarımsak zeytinyağında kavrulup bamya ve küp küp doğranmış domates eklenerek pişirilebilir. Bir de nohut, kuşbaşı etli verisyonu var ki onu domatesli sevmem aslında. Nohut ve eti önden pişirmek gerekecektir. Bamyanın ayıklaması bir dert olur bazen ama yerken unutursunuz gider...


Pişirirken tencereye beğenize göre yarım veya çeyrek limon parçası da koyarsanız, bazılarımızın rahatsız olduğu sümüksü yapısıda kalmaz. Öyle de böyle de seviyorum derseniz seçim sizin.


Bu bamyaları ben yine Karaburun'da yedim, nerdeyse her gün. Karaburun adasında yaptığımız gezilerde Küçükbahçe(Kavur mahallesi) köyü adında bir yere denk geldik, muhtemelen bir Rum köyü, malesef çıkıp da gezemedik ama uzaktan görüntüsü aşağıdaki gibiydi, evet o sağ üstteki küçük küçük binala:))) Karaburun'da iki tane Küçükbahçe köyü var, bu bahsettiğim daha güney doğu tarafında, google da ararsanız karşınıza çıkan bu sitedeki Küçükbahçe değil. Google da rastladığım başka bir sitede Karaburun ve çevresi 
ile ilgili ilkçağa ait bilgiler var...İlgilenenlere. Başka bilgi bulamadım, Üzüldüm.


 İlgilenin ilgilenmeyin bu güzel linki de bir dinleyin, konumuzla direk alakalı...

2 yorum:

  1. harika... Ada da bamyaya bayiliyor... birgun hep beraber yiyelim ;)

    YanıtlaSil
  2. Merhaba;
    Tesadüfün güzelliği bu işte. Küçükbahçe (kavur Mahallesi), eski bir rum köyü, yunanlıların Meli Köy, bizim Gavur Köyü dediğimiz köyün adı bir memurun azizliğine uğrayarak "Kavur" oldu. İkibinbir yılında ilk gittiğmde hayran kalmıştım, hala hayranım. Bir delilik edip kendimi şımarttım, ev aldım. Hala, gidip o yokluğun... yokluğun diyorum çünkü köyde elektrik yok, su... su var da yok. 60'lı yıllardan kalma bir depo, ip gibi su, mardinlinin 600 keçisiyle biz, bir de vecdi amca ve onun yesiiil ağaçları... eee bakarsan bağ olur diye boşa dememiş atalarımız...

    Nihayetinde, bu, bir tarafı Sakız Adası'na, bir tarafı Ildırı, Alaçatı'ya bakan güzel ESKİ RUM köyü çok güzel bir yer fakat, o sizin de fotoğrafını çektiğiniz tabeladan sonraki 1,300 metrelik tırmanış yolunu ıslah ettirme çabamız yılan hikayesine dönmüş durumda....

    Yolunuz düşerse, beklerim.

    Sevgiler,

    Bu yorumu buraya yazdırmak köyüyün yolunu yürüme çıkmaktan zor oldu. :)

    YanıtlaSil