AMAN DİYİM NAZAR DEĞMESİN!


İnsan önce nerde durduğunu bilmeli. Durduğu yer ile durduğunu söylediği yer aynı mı onu görmeli. Omurga insanoğlunda yoksa neden olsun ki? Mesela şu yukarda görmüş olduğunuz şahane tasarım  içindeki o florasan renkli, belki de pet şişeden boca edilmiş sıvıyı hakediyor mu...Kendinize bir iyilik yapin ve paketlenmiş şeyleri yemeyin. İçindekileri okuyun ve kafanızda birşey canlanmıyorsa hemen elinizden bırakın. Detaylar için şu linki izleyin, malesef ingilizce sadece...


Eminim hazır gıdalar ucuz olduğu için tercih ediliyor diyeceksiniz, iki bardak o sıvı ile şu yukardaki kahvaltı tam tamına aynı fiyat dersem ne diyeceksiniz? Belki büyük şehirlerde değil ama en azından Harran'da durum budur.


Biz tam da bu minimal kahvaltıyı mideye indirirken yanımıza gelen çocuklar üzerlik otundan yaptıkları nazarlıkları getirdiler...Tanesi 1 lira olunca birer tane alıverdik. Üstelik ısrar eden de olmadı. 


Yürüyüşe geçtiğimizde hemen üzerlik otunu tanıdık, zaten başka ot yoktu desem heralde yalan olmaz.


Harran ovası dedikleri Harran çölü...ama küçümsemeyelim, çöl bile birçok bikiye ev sahipliği yapıyor. Merak edenler için güzel bir kitap; Bitkilerin En Güzel Tarihi.



Burası da Anadolu topraklarında yapılan ilk ve en büyük camii. Hala da en büyük camii. Doğal olarak ismi de Ulu camii. Burda ve burda bolca bilgi var...Resimde arkada gördüğünüz minare silindir şeklinde olmadığından uzun süre rasathane sanılmış ama sonunda gerçekler ortaya çıkmış.


Çok görülecek bir yer olmadığından en uzun süre bu bakkalda takıldık, hemen Roma kalesinin yanında ve soda satılıyor. Bolca da nazarlık yapan genç kızlar, fotoğraf çektirmek isteyen çocuklar, haylaz oğlanlar ve günü geçirmek için yeterli soda, su ve dondurma var. Urfa'ya kadar gidenler bence Harran'ı görmeden geçmesinler. Konumuz dışına çıkmamak için de hatırlatırım, üzerlik otu evde yakılıp ev tütsülenirse eve kötü ruhlar girmez imiş.