HER YANIMIZ DENİZ, BİZ NEDEN KABUKLU YEMEYİZ?
















Evet nerdeyse her yanımız denizlerle kaplı, ama biz neden kabuklu deniz hayvanlarını yemeyiz? Bir arkadaşım boğazdaki deniz salyongozlarımızı Çin'e göndereceğini anlattı, peki biz niye yiyemiyoruz o güzelim salyangozları ya!

Şans eseri Kaş pazarından dönüşte Kaleköy'e tekne beklerken bir de ne göreyim, Kekova sporlu biri Pina ayıklıyor. Aslında adını bende oracıkta öğrendim, hava attığıma bakmayın. Kabukları ayıklayıp ayıklayıp kenara ayırıyor, içini denize atıveriyor. Dur dedim, atma. Ben yerim onları...içinden bembeyaz, küçücük lop bir et çıktı. Baya lezzetliymiş, daha yok mu bundan:)

'Biz yemeyiz bazen gelen İtalyanlar yer bunu' dedi Kekova sporlu. Dedi ve hala o lop eti bekleyen gözlerimi görmedi bile. 'Bu iri midyenin avlanması yasaktır büyük ihtimalle canım' diyip kendimi rahatlattım...


















Hayvanları bitkileri ordan oraya taşıyoruz, genleriyle oynuyoruz, kopyalıyoruz...İnsanlık baya korkunç! Avcılığı nerdeyse barbarlık olarak nitelendiriyoruz. Halbuki adabınca avlanmak en uygunu, doğalı. Hani ben öldüremem o ayrı. Şunu demek istiyorum; çiftliklerde itiş tıkış yaşayan, suni yemlerle yağ bağlayan, kolestrol yüklü hayvanlara yapılan tam olarak eziyet! Daracık kafeslerde sıkışık tavuklar aklıma geldikçe ben durduğum yerde daralıyorum. Kabul edilir, yenilir yutulur bi dava değil. Evet, şunu kabul ediyorum, ucuz olduğu için tüketiliyor bu ürünler. Ama asıl fiyatları sözümona ucuzlatıp, hayat kalitemizi düşürenler ve alım gücümüzü daraltanlar utansın. Geçtim kabukluyu, av hayvanını artık sebze ve meyveleri bizde avrupalılar gibi taneyle alır olmadık mı? Yeni bişey söyle diyorsanız, yok. Sadece bilinçli tüketici olmak; yaşadığımız her an. Sonuçta hepimiz kendi hayatlarımızdan sorumluyuz, ve sorumluluğu ele alıp kendi hayatımızı iyileştirerek işe başlayabiliriz. Yapabiliriz, güç bizde artık.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder