SABAH SABAH....


Bazı meyveler nadirliği yüzünden mi güzeldir, insanın kova kova yiyesi gelir...Nadir ve nazik ahududular Gürcistan'ın minik bir pazarında sabah kahve içmeye giderken karşıma çıkıverince zevkten ben delirmez miyim a canlar. Heyecana kapılıp ağzıma atıverince azarı da yedim tabii... Kova kova, sepet sepet ahududu alamayacağım için satıcıları ikna etmem de epey vaktimi aldı. Bu tip meyveler; böğürtlen, çilek, vb çok hızla bozulabileceği için fazla alıp mundar etmek günahtır. Neyseki insanlık ölmedi de bir avuç kadar alabildim:)


Pazarda pembe domatesler, en lezzetli ikinci meyveydi. Tohumlarını da aldık, burdan gelişmeleri takip edebilirsiniz:) Bir diğer narin ama pek de nadir olmayan böğürtlenler de çok güzeldi. Ama kovası kendisinden daha çok içimde kaldı... 


Neyse aldım ahududuları geldim kahveciye...Bir de süt almayı da ihmal etmedim, hem kahveyi hem ahududuları sütle karıştıracağım çünkü:) 


Başka ülkelerde kahvaltı genellikle bir hayal kırıklığı yaratır, ama Gürcistan o ülkelerden değil. Çiğ börek-çi bürek, pide-haçapuri, lavaş-lavaş, fasülye dolgulu pide-lobio, isli peynir, domates, salatalık, vb birçok alternatif bulmak mümkün. Hele komposto-kampoti de bulursanız deymeyin keyfinize. Bardakla içiyorlar kompostoyu ve şişe şişe almak bile mümkün. 


Neyse sabahları herşeyden önce kahve içenlerdenim, dolayısıyla duduları ve sütü alıralmaz, bir kenara ilişip kahveyi söyledim. Kahve olurken hemen duduları, sütü bir bardakta birleştiriverdim.


Sabah sabah en sevdiğim üçlü, kahve, süt ve meyve...


Aklınızda olsun dudugilleri asla uzun uzun taşımayın, bekletmeyin. Saklamak için en güzeli reçel yapmak, ya da dondurmak. Binlerce tarif bulabilirsiniz ama şunu mutlaka deneyin:)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder