Mardin müzesini en son gün gezeriz dedik, o gün de Pazartesi imiş meğer... Ama kapıdan bakmamıza izin verdiler, Pazartesi günleri müzelerin kapalı ve çamaşırların yıkandığı gündü değil mi?
İşte buğdayın ana ve de baba vatanında da durum aynı... Benim de anneannem pazartesi günleri çamaşır yıkarmış. Pazar ertesi çocuklar okula gider, işler haftabaşına kalırmış... Bu ev işlerinden bıkmayan var mı?
Valla da billa da ben 'bıttım' artık.
O zaman ferahlamak için ayran hiç fena gitmez. Güneydoğu'da her daim bakır tasla gelen ayrana doyabilirsin. Tas o kadar büyük ki, 'bi ayran daha!' diyemezsin. Ama ayranı içerken lahmacunların üçer beşer çıktığını görünce dayanamaz, istersin. Fotoğrafta da göreceğiniz gibi yudum aldığım yerde bu lahmacunun izleri var. Affınıza sığınıyorum.
Bu lahmacunun ismi 'sembusek'. Şeklinden gari hiçbir tat farkı yok. Lahmacunu aynen açıp harcını koyduktan sonra ikiye katlayıp üstünü kapatıyorlar ve kenarlardan bastırıp kilitliyorlar. Al sana Sembusek. İtalyanların pizzaya yaptıkları gibi. Onlar da 'Kalzone' diyorlar.
Afiyetle yiyorlar!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder