DİRENMEYİ BIRAKIN, SOUL SENDİKASINA KATILIN!


Bu dünyaya geldik, beğensek de beğenmesek de dönüş yok, ve azrail bizi burdan alana kadar her gün yeniden uyanıp, yeni bir güne başlayacağız. Uyandığımızda herşey farklı da olabilir aynısının tıpkısı da. Ve ;(ah o)beklentilerimiz doğrultusunda gün içinde ruhumuz şekil alacaktır. Ancak bazı sabahlar daha gözlerinizi açmadan sebepsiz bir öfke seli, bir huzursuzluk dalgası, bir dudaklarınızı büzen ağlama isteği içinizi kavurur da kavurur. O sabahlarda yanınızda huzur içinde yatan biri olmasa çok iyi olur.

Bu sabahlarda yemek yapmak bile istemezim. Her sabah yaptığım gibi ilk açık radyo'yu açar ama maillerimi açmaz ve sadece yemek bloglarında gezinirim. İşte sırf bu yüzden, sırf bu sabahları atlatabilmek için bile olsa gelin sizde soul sendikasına katılın. Kendinize bir iyilik yapıp bu şahane insanlık hizmetinden faydalanın. Bu programı Dirk Vermeiren ve Ansel Mullins hazırlıyor. Ansel Mullins'in bir hobisi de İstanbul'da yemek yemekmiş. Birde site hazırlamış, istanbuleats.com .




İnsanlık haklarımızı korumak en başta kendi görevimiz olduğuna göre, kendimize inanmak ve güven dolmak için ihtiyacımız/nız neyse onu yapın. Evet biliyorum hep mücadele hep mücadele...işte karşı karşıya geldiğimiz engeller, duvarlar, odunlar, örümcek ağları için gereken enerjiyi soul sendikasında bulacaksınız. Üstelik korkmayın bu sendika üyeliği politik olmanızı, sokağa çıkmanızı, eylemlere katılmanızı, biber gazı yemenizi beklemez.

Ama biber tozu yiyebiliriz. Balkan ülkelerinde bibersiz sofraya oturulmaz inancı hakimdir diye düşünüyorum. Biberi her haliyle yediklerine ve en güzel hallerini de onlar bildiğine göre...içi peynir dolu biber turşusu, biber dolması, ajvar, mis kokulu tatlı toz biber, biber gazı imalinde kullandıklarını düşündüğüm acı pul biber, ya da her yemek tabağının kenarına iliştirdikleri herhangi çeşit biberler...

İşte bu kiş tarifinin de püf noktası bence bu tatlı ve mis kokulu toz biber. Burda bahsettiğim marketlerden aldığınız paket herhangi bir toz biber değil. Basbaya Makedonya ya da Macaristan ya da herhangi bir Balkan ülkesinden gelen toz biber. Eminönünde ya da bilinçli aktarlarda bulmak mümkün. Muhteşem görüntüsünün yanı sıra iştah kabartan kokusu misafirleri etkilemek için birebir. Kabak, peynir ve dereotunun bir yastıkta kocamaları ise tek dileğim. Hamuru için üç çeşit unu karıştırmak nerdeyse şart. Hamuru yaparken bir diğer püf nokta ise tahin. Misafirlerin adını koyamayacakları bir diğer lezzetde tahin yağında gizli. Yani kısacası içinde yok yok diyip bu sırrı kendinize saklayabilirsiniz. Yalan söylememiş, cimriliğinizden de fedakarlık etmemiş olursunuz.




Hamur için;

1 su bardağı mısır unu
1 su bardağı beyaz un
1 su bardağı tam buğday unu
1/2 su bardağı zeytinyağı
1 yumurta
3-4 yemek kaşığı yoğurt(yarı yarıya süt ile karıştırsanız da olur)
1-2 yemek kaşığı tahin
1.5 tatlı kaşığı karbonat(ya da bir paket kabartma tozu)
1 yemek kaşığı keten tohumu(sırf faydasından koyulur)
1 yemek kaşığı dereotu tohumu(sırf faydasından koyulur)
1 yemek kaşığı kimyon tohumu(sırf faydasından koyulur)
1 tutam tuz

Üstü için;

3-4 küçük boy kabak
3-4 orta boy soğan
125 g taze lor peyniri, burda istediğiniz herhangi başka peyniri de kullanabilirsiniz...
1 demet dereotu(yoksa tercihen taze ya da kuru nane de olur)
1-2 diş sarımsak(sarımsak sevginize göre adedi arttırabilirsiniz)
varsa 1 ince dilim taze zencefil
tane karabiber(ben bolca koyuyorum)
kaya ya da deniz tuzu

En üstü için;

3-4 yemek kaşığı yoğurt
1 yumurta
1-2 kaşık zeytinyağı
ve toz biber.

Bir kapta unları, karbonatı(kabartma tozunu) eleyin, elekte kalan parçaları da kaba dökün, tohumları da ekleyip bi güzel karıştırın. Ayrı bir kapta yumurta, zeytinyağı, tahin ve yoğurdu iyice çırpın. Sonra unlu karışımı ıslak karışıma dikkatlice ekleyin, tahta kaşıkla ya da elinizle karıştırın. Hamurunuz yağlı, kulak memesi kıvamında olmalıdır. Üstünü örtüp beklemeye alın ve bu arada fırınınızı 180 dereceye getirip ısıtın.

Kabakları rendeleyin suyunu elinizle sıkın. Soğan, sarımsak ve varsa zencefili küçücük küçücük doğrayın. Az zeytinyağı ile soğan, sarımsak ve zencefili kavurun, kabakları ekleyip kavurmaya devam edin. Yapışmaması için arada birer yemek kaşığı su ekleyebilirsiniz, ama dikkatli olun kabaklar suyunu salmasın. Dövülmüş tuz ve karabiberi ekleyin. Piştiklerinde altını kapatıp, peyniri ekleyin, ince doğranmış dereotunu ekleyin.

Yoğurt, yumurta ve zeytinyağını bir kapta çırpın. Bu kap ilk başta hamur için kullandığınız ıslak karışımın kabı olabilir, habire yeni kap çıkarıp durmayın. İki kapla bu iş olur.

Fırın ısındığında hamuru, turta hamuru gibi kalıbınıza yayın ve üstüne kürdan veya çatalla delikler açın, fırına verip 20-25 dakika pişirin. Çıkarıp üstüne kabaklı karışımı yayıp bir 15-20 dakika daha pişirin. Sonra en üst tabakayı, yoğurtlu karşımı üstünü kapatacak şekilde dökün, yetmezse endişelenmeyin, bir kaşıkla mümkün olduğunca yayın. Toz biberi bir çay süzgeci yardımıyla tüm kişin üstüne serpin. Fırına verip son 15 dakikasında düzenli olarak kontrol edin. Yoğurtlu katman kalıbı hafifçe salladığınızda hareket etmiyorsa pişmis ve yemeye hazırdır.

Bitmiş haliyle bu kiş bir yatak kadar caziptir. Hani hala ruhunuz ferahlamadıysa bazen tekrar uyumak iyi gelebilir. Afiyetler olsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder