bu his devam etti...ta ki Torosları geçip Manavgat sahiline varıncaya kadar.
Peki o Akseki civarındaki Sedir ağaçları neydi öyle? Hayalet şehirlerden geçermişcesine, köşeden Ged çıkacakmışcasına büyülü, masalsı Ulu Sedir ağaçlarını beride bırakıp Manavgat sahiline geldiğimizde gerçekler çok acıydı. Derece 45.3'ü gösteriyordu. Allahım o ne nem ve o ne sıcak? Tanrım sen büyüksün ben küçük...
Lakin Anamur'a gelmek için Alanya'yı sağ salim geçip, Gazipaşa civarında kayalıklardan aşağı Akdeniz'in ferahlatıcı sularına inip, tropikleri anımsatan muz bahçelerine girdikçe aklımız başımıza geri geldi...Durduk da durduk. Malesef fotograf makinam olmadığından şu an hayallerle ve anılarla yetinmek zorundayız...
Akşam geç vakit eve varınca açlık da vurunca hemen kısa yoldan bir atıştırmalık yapıverdik. İtalyanların güzeller güzeli Bruschetta'sı. Sanki sicilyalı bir dilberin ismi... kimbilir. Şu an internet kafeden sizlere yazdığım ve içerisi 55 derece olduğu için nolur siz bakın.
Tarifi pek basit. Bir nevi bizim yıllardır yediğimiz tostların altında olup üstünde ekmek olmayanı. Şöyle nar gibi kızarmış ekmek, domates, sarımsak ve fesleğen birarada her yola gelir. Yanında zeytinyağıyla...
Ekmek dilimlerini bir yandan kızartırken doğrama tahtanızda domates, sarımsak, fesleğen ve/ya elde olan yeşillikleri küçücük küpler, dilimler halinde doğrayın. Bu doğrama işi aslında tamamen arzunuza kalmış, yine de sarımsakları ne kadar ufak doğrarsanız o kadar güzel olur , benden söylemesi. Peynirlerden de parmesan varsa, oh ne ala, yoksa keçi tulumu, ezine, şöyle güzel eski kaşar küpleri de fevkalade lezzetli olur. Zeytinyağını da üstüne gezdirdiniz mi açlıkdan kudurmuşları doyurmak şöyle dursun ağızlarından akan suları emdirmek için peçete, havlu, vs. yetiştiremiyeceksiniz.
Biz yanımıza yolluk aldığımız pesto ve dil peynirleri ile yaptık, hala havlular asıcak yer yetişmediğinden kuruyamadı...
Afiyet olsun!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder